Akrep ile Kurbağa...


Çok iyi niyetli bir kurbağa yaşarmış gölün birinde... Aşırı iyi niyetli, hatta salak derecesindeymiş bizim kurbağa... Bütün gün gölün kenarına gelenleri sırtına alır, gölün karşısına hiçbir karşılık beklemeden taşırmış... Bundan da mutlu olurmuş... Vardır halen böyle "salaklar" hayatta...


Herneyse biz hikayemize dönelim... Birgün bir akrep gelmiş göl kenarına. Zehirli bir akrep. Akrebi gören kurbağa gölün ortasına doğru yüzmüş hemen kendini koruyarak. Aman demiş benden uzak dur... 


Akrep seslenmiş :"Hey kurbağa, beni de bir karşıya atıversene".


Kurbağa cevap vermiş :"Yohh yaaa... Pışşşıkkk... Ben salak mıyım? Sen akrepsin, sokarsın beni, ben de ölürüm... Yohh yaaa..." demiş.


Akrep başlamış dil dökmeye :"Yok valla sokmam, billa sokmam, inan sokmam,vs".


Ama nafile. Bizim kurbağayı inandıramıyor bir türlü. Kurbağada can korkusu; akrebi dinlese de ikna olmuyor. Akrep sonra demiş ki:"Yahu düşünsene ben seni neden sokayım. Yüzme bilmiyorum. Eğer seni sokarsam, ben de boğulur ölürüm... Mantıklı ol. Sokar mıyım seni?"


Kurbağa düşünmüş. Akrep haklı. Son kez sormuş gene:"Haklısın. Peki. Ama bak son kez soruyorum. Sırf iyilik için seni karşıya geçiricem. Beni sokmazsın dimi?" demiş.


Akrep kendinden emin: "Yok yahu... Sokmam, söz" demiş. Ve kurbağa kenara yaklaşmış. Akrebi sırtına almış ve başlamış gölün diğer tarafına doğru yüzmeye. Ortalara biryere vardıklarında birden sırtında tarifsiz bir acı hissetmiş. Anlamış ki akrep soktu zehirli iğnesiyle. Tüm gövdesini kaplamış acı. Uyuşmaya başlamış. Akıntıya kapılmış. Boğulacak.


Akıntıda sürüklenirken arkasına baktığında akrebin de boğulmak üzere olduğunu görmüş. Son bir çabayla sormuş akrebe:"Yahu hani sokmayacaktın beni... Neye yaradı şimdi? Bak sen de ölüyorsun, ben de... Neden yaptın bunu?" demiş.


Akrep hiç tereddütsüz cevaplamış:
"Ne yapayım... HUYUM BU..."