
Kral II. Frederic güçlü bir kraldır. Yolda giderken bir tepede çok güzel manzaralı bir yer görür. Burasını kendisine saray yapmak ister. Fakat orada bir değirmen vardır. Eski bir değirmen. Kralın askerleri hemen değirmenciye kralın isteğini bildirirler. Değirmenci:
“Burası satılık değildir” der.
Değirmenci inatçı ve aksidir. Satmamakta ısrarlıdır. Askerleri oradan uzaklaştırır. Bunun üzerine Kral onu yanına çağırır. Şöyle der:
“Sanırım askerlerim isteğimi size iyi anlatamamışlar. Ben bulunduğunuz alana saray yaptırmak istiyorum. Değeri ne kadardır? Kaç para istersin?”
Değirmenci:
“Ben değirmenimi satmıyorum. Burası bana babamdan hatıra. Babama da dedemden hatıra. Bahçesinde ikisinin de mezarı var. Ben de öldüğümde oğluma bırakacağım.”
Çevresindeki insanlar değirmencinin deli olduğunu düşünürler. Bunun üzerine Kral Frederic ne istediğini ikinci kez açıklar:
“Yanlış anladınız herhalde. Orayı ben satın almak istiyorum. Kaç para istiyorsunuz?”
Değirmenci:
“Yoo yanlış anlamadım. Dün adamlarınız da böyle söyledi. Tekrar edeyim, yerimi satmıyorum…”
“Delirdin mi sen? Sana vereceğim parayla onun gibi yüzlerce değirmen yaptırırsın. İnat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim”
Değirmenci:
“Senin paran çok. Sen de ülkenin istediğin yerine saray yaptırabilirsin. Satmıyorum…”
Kral:
“Be adam senin karşında koskoca kral var. Bana karşı mı geliyorsun. İstersem zorla alırım.”
Değirmenci:
“Hayır Alamazsın… Asıl sen, Berlin’de hâkimler olduğunu unutma. Hiçbir güç, hiçbir siyasal iktidar, hatta kral bile adaletten üstün değildir… Kimse adaletin üstüne çıkamaz. Aksi takdirde orada oturamaz…”
Kral bu cevap üzerine ıslah ettiği mahkemelerin adaletinin
kendi aleyhine bile güvenildiğini anlar ve
tarihe geçen şu ünlü sözünü söyler:
"Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir.
Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz."
Kral İkinci Friedrich bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam
ettikçe korunmasını ister ve onun daha altında olan tepeye sarayını
diker ve adını da değirmencinin ismi olan Sans-Souci Sarayı koyar.
*
Saray ve değirmen günümüzde hala orada bir "Adalet Simgesi"
olarak yan yana ve birlikte durmaktadır.
Ne güzel bir adalet ki, kralın arka bahçesinde bir değirmenci...
Adalet, bir kralı ve bir değirmenciyi dost etmiştir.
Ve belki kim bilir, sabahları Prusya Kralı II. Frederick arka bahçeye
çıktığında değirmenci seslenir ona;
- "Hey Frederick, ekmek yaptım göndereyim mi?"
Ve belki, Prusya Kralı II. Frederick der ki;
- "Adalet her sabah bana, taze ve sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi."
kendi aleyhine bile güvenildiğini anlar ve
tarihe geçen şu ünlü sözünü söyler:
"Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir.
Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz."
Kral İkinci Friedrich bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam
ettikçe korunmasını ister ve onun daha altında olan tepeye sarayını
diker ve adını da değirmencinin ismi olan Sans-Souci Sarayı koyar.
*
Saray ve değirmen günümüzde hala orada bir "Adalet Simgesi"
olarak yan yana ve birlikte durmaktadır.
Ne güzel bir adalet ki, kralın arka bahçesinde bir değirmenci...
Adalet, bir kralı ve bir değirmenciyi dost etmiştir.
Ve belki kim bilir, sabahları Prusya Kralı II. Frederick arka bahçeye
çıktığında değirmenci seslenir ona;
- "Hey Frederick, ekmek yaptım göndereyim mi?"
Ve belki, Prusya Kralı II. Frederick der ki;
- "Adalet her sabah bana, taze ve sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi."
***
Bu olaydan yıllar sonra, bir Osmanlı Heyeti bir toplantı için Almanya’ya gider. Bu ziyaret sırasında bu hikâyeden söz edilir. Ama bu hikâye, Osmanlı heyeti içindeki genç subaylardan sadece birisinin ilgisini çeker. O, merak eder ve bu sarayı görmek ister, gruptaki arkadaşlarını da çağırır. Ama daha çekici eğlence yerleri varken diğerleri oraya gitmek istemezler.
O genç subay o hikâyedeki sarayı görmekte ısrarlıdır. Bir tek o merak eder bu adaletin simgesi olmuş yeri görmeyi. Değirmencinin değirmenini ve sarayı görmek için çıkar. Orayı bulur ve karşısına geçip saatlerce seyreder bu müthiş yapıları.
Saraya değirmencinin adı verilmiştir yani Sans Souci Sarayı. Ve sarayı görmekte bu kadar ısrarcı olan genç subay ise, ilerde, saltanat ve hilafeti kaldırıp, yerine Cumhuriyeti kuracak ola Mustafa Kemal’dir…
Şimdi bir soru: “Berlin’de hâkimler var; peki, burada da var mı?