Bir hikaye : Kuyruk acısı















Zamanın birinde, bir oduncu ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış.
Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an gözgöze gelmiş. Yaradana olan aşkı (yılan bile olsa) yaratılana yansımış ve yılana vurmaya kıyamamış.
Yılan da duygulanmış ve dile gelmiş; ''Ey insanoglu, sen bana kıyamadın, bende sana iyilik edecegim'' demiş.
Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş. Biraz sonra agzında bir altın lira ile dönmüş ve ''Bundan böyle ömür boyu sana hergün bir altın lira verecegim!'' demiş.
Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Ailesi dahil hiç kimseye olanı biteni anlatmamış. Herkes sadece oduncunun çok çalıştıgı için durumunun düzeldigini zannetmiş. Oduncu yıllar boyu hergün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile buluşmuş ve altınını almış.
Birgün oduncu agır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Birkaç gün geçince bolluga alışmış evinde darlık başlamış. Oduncu oglunu yanına çagırmış ve yılanın sırrını anlatmış. ''Kör kuyunun başına git ve oglum oldugunu söyle; yılan sana altın verecek!'' demiş. Oglu inanmamış ama gitmiş. Yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış.
Onun oduncunun oglu olduguna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın getirmiş. Oglan önce inanmadıgı hikayenin gerçek oldugunu görünce hırsa kapılmış, ''Kimbilir daha ne kadar altın var kuyunun içinde!'' diye düşünmüş. Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyrugunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oglanı sokmuş ve öldürmüş.
Akşam yaklaşıp da oglu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatagından sürünerek bile olsa kalkmış. Kuyunun başına gitmiş ki oglu cansız yatıyor. Yılan da o anda görünmüş; kuyrugu yok ve kanlar içinde. Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş. Canının parçası oglu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılanda yaralı...
''Hatalı olan oglum olmalı!'' demiş ve yılandan özür dilemiş. ''Tekrar dost olalım!'' demiş. Yılan ise acı acı gülümsemiş: ''Çok isterdim ama sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız!'' demiş.

Happy Veterans Day...


Medical ex. for headache @somewhere/sometime:)




Recycling...




Nietzsche...














"Bana yalan söylediğine üzülmedim, bundan sonra sana inanamayacağıma üzüldüm."

Investment : Market rate vs Pricing




















Boss hired a sexy blond secretary; 10 days later he committed suicide by jumping from his 27th floor office..


Police : Who was there at that time in the room?


Secretary : I was there.

Police : What happened? Why did he commit suicide?

Secretary : He was a good man. One day he bought me a fur coat for $20000, then he bought me a diamond necklace for $150000, then he bought me a diamond ring for $50000. Today he asked me to spend the night with him. I told him I charge just $100 a night... and he just went to the window and jumped!

*******
Moral: Investments are subject to market risk, check the market rate before investing...

Ada Deniz Aydemir - May2014, Marriage De'Amor

22nisan2014...

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki,giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

BeşiktAŞK - Temelinde Aşk Var

2013 Ford Raptor SVT 6.2L Review

think outside the box...















Bazı şeyler göründüğü gibi olmayabiliyor.
Beyin ezber bilgilerle bazı şeylere bakarsa, onu yanıltmak çok kolay olur.

Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz evlat!















Devrim Arabaları filminden bir bölüm;

Necip: Bir şey sorabilir miyim Latif Bey?
Latif: sor bakalım
Necip: Sizce bu otomobili yaparsak ne olur?
latif: Hiçbir şey olmaz!
Necip: nasıl olmaz? boşuna mı çalışıyoruz?
Latif: Sen Ankara'daki kapatılan tayyare fabrikasını duydun mu?
Necip: Ankara mı? Evet..
Latif: O fabrika neden kapatıldı biliyor musun?
Necip: Hayır..
Latif: Fabrika Atatürk'ün emriyle kuruldu. 2. Dünya Savaşı'na kadar 112 tane değişik uçak imal edildi orada.. Sonra fabrika kendini geliştirmeye başladı tabi, savaş sırasında da kimse bize uçak, eğitim uçağı vermediği için 185 tane eğitim uçağı yapıldı orada
Necip: 185 tane?
Latif: Evet. Bunları yaptık biz.. 1955 yılında, Hollandalılar bize 30 tane uçak siparişi verdi; ama dönemin işletmeler bakanı o siparişleri kabul ettirmedi. Hollandalılar da uçakları İngilizlere yaptırdı. Birkaç yıl sonra da fabrikayı tamamen kapatıp traktör fabrikasına dönüştürdüler. Gündüz ile orada yetiştik biz; çok acı çektik. çok..
Necip: Ben, anlayamadım; neden kapattılar?
Latif: Biz kim, uçak yapmak kimmiş?
Necip: Eh yapmışsınız işte; başarmışsınız?
Latif: Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz evlat!